İlk Yazım- Nazlım Akmahmut

 Aslına bakılırsa bu süreç çok eskiye dayanıyor denilebilir. Yazıyla aramdaki bağ yeni oluşmaya başlamış bir şey değil. Küçüklüğümden beri kitap okumayı çok severdim. Bu noktada işin içine yazı yazmak da girmeye başlamıştı biraz olsun. Buna katkı sağlayan tek şey kitap okumam değildi, aynı zamanda hislerini çok yoğun yaşayan biri oldum her zaman. Yazmak bir noktada aslında hislerimin dışa vurumuydu benim için. Ben genelde hikaye yazmaktan çok zevk almam mesela. Kafamda kurgular yaratmak da zevkli fakat düşüncelerimi kağıda aktarmak, fikirlerimle alakalı denemeler, tartışma metinleri yazmak; duygularımı kağıtlara dökmekle beraber hissettiklerimin içimden kağıda akması beni hem rahatlatıyor hem de daha fazla tatmin ediyor açıkçası.  

Bu sürecin başlarını fazla hatırlamıyorum ve kesinlikle şu andır demek biraz yanlış kaçabilir çünkü aklımda spesifik bir örnek belirmiyor, yazı zaten hayatımda hep vardı. Fakat bu sürecin başlarına doğru en çok aklımda kalan iki şey var ki: ikinci sınıfta günlük yazmaya başladığım süreçte aldığım zevk ve öğretmenimizin bizim için düzenlediği şiir ve hikaye yazma dersleri olabilir. Hala saklarım o zamanki hikaye ve şiir defterlerimi. Günlük yazmayı zamanla kessem de ortaokul boyunca yazı yazmaya devam ettim. Bu yazılar daha çok denemeler şeklinde ilerledi. İmamhatip ortaokulunda okuyordum ve fikirlerimin tartışmaya pek de açık olmayan bazı fikirler olduğu aşikardı. Sadece İmamhatipte okumamla bir ilgisi yok aslında çevremdeki insanlar da çok tartışmaya kapalı kişilerdi ve genellikle tartışmak istediğim konuları hep kendi kafamda muhakeme ettim, düşüncelerimin artık kafamda dönüp durmak yerine birileriyle, bir şeylerle temasa geçmesi gerektiğini biliyordum. Kabul görmeseler de onlar benim düşüncelerimdi. Başkaları benim doğruma yanlış dediği için benim doğrularım silinip gidemezdi. Birileri duymasa bile bir yerlerde kalıcığını kaybetmeyecek şekilde bulundurmalıydım onları. Ortaokulda deneme yazmaya başlama sürecim de bu fikirler doğrultusunda başlayıp anlattığım şekilde gelişti. 

Yedinci sınıfın sonunda karşımda upuzun bir sınav maratonu olduğunu farkettiğimde ve sınavlar da benim için fazla kafaya takılacak, ardında stresler getirecek konular olduğundan kaygılarımın tekrardan yoğunlaşmaya başladığını hissettim. Bu yoğunlaşan hislerimi, kafamın içinde dönüp duran ve artık mideme ağrılar şeklinde vurmaya başlayan endişelerimi bir yerlere dökmeli atmalıydım içimden. Bu şekilde de düzenli günlük tutmaya başladım. 

Ve şu anda hala devam ediyorum yazmaya. Benim için artık bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Yazmak üstüne hedeflerim, buna dair hayallerim ve bu konu etrafında şekillendirmek istediğim bir geleceğim bile var. Bu sebeple bırakmayı düşündüğüm bir şey değil. Hayatımda her zaman vardı, var olmaya da devam edecek. 

Aslında bu konulara yönelebileceğimizi düşündüğümden lise hakkında en heyecanlı olduğum şey edebiyat dersinin olmasıydı. Eğer bu yazıyı okuyorsanız kurduğunuz edebiyat kulübü ve verdiğiniz bu ödev için teşekkürler hocam. Gerçekten de hayal ettiğim gibi bir edebiyat dersi ve öğretmeniyle karşılaştım bu okulda. Çok teşekkürlerimi iletiyorum size, yazı süreci ve yazının hayatımdaki yerinden bahsettiğim bu ödevde🙏🏼💙

Yorumlar

  1. Sen insansın. Yaratılmışların en özeli, en güzeli. Fırtınalar koparken içinde, kavgaların en dehşetlisi varken zihninde susamazsın. Ya konuşacak ya da yazacaksın. Kelam ola Nazlım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder