Gammaz Yürek-Muhammet Ali Misir

Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz?Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi.Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu.Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum Söylesenize, nasıl deli olabilirim?Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün.

Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı.Bir amacım yoktu.Bir arzum yoktu.Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmmazdı.Beni asla kıramazdı.Altınlarında da gözüm yoktu.Beni sinirlendiren...Sanırım, gözleriydi!

Ne zaman onu görsem suratında o öfke dolu gözler belirirdi.Bu da beni hep sinirlendirirdi.Hayata küsmüş, mutsuz bir yandanda sanki intikamla doluydu.Onun hiç birine bir zarar verdiğini veya bir şey yaptığını görmemiş,duymamıştım.Ama sanırım gençliğinde yaşadığı bazı olayları hala çözüme kavuştaramamış veya hiç sonuçlanması istemediği şekilde sonuçlanmıştı.Bunlarıda bana yaşlı adamın bir alt katında oturan eski komşusu anlatmıştı.Eski diyorum çünkü artık yaşadığı olaylardan dolayı yalnız kalmış ve artık kendisinin kendinin başının çaresine bakabileceğine düşünmüş.Ama o pek öyle olmamış.Yaşlı adama her ne zaman karşılaşsam onun o öfkeli gözlerinden, bakışları hiç suratından düşmezdi ve de bu eski komşunun anlattıkları aklıma geldikçe üzülüyordum.Bir yandanda kendime sinirlendiğim oluyordu çünkü bir türlü cesareti toplayıp onunla konuşamamıştım.İstiyordum çünkü onunla konuşmak çok onu öyle görmeye dayanamıyordum, içimden bir şey yapasım geliyor.Acaba nasıl yardımcı olabilirim diyorum ama cesareti bir türlü toplayamayamamış olmam beni sinirlendirmiyor da değildi.

Yorumlar

Yorum Gönder