Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama
deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı
keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan,
keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum.
Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim?
Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum,
görün.
Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma
düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir
arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla
kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım, gözleriydi!
O kadar güzel açık mavi gözleri vardı ki en sevdiğim aktivite olan denizi
hatırlatıyordu. Yaşlı adamı her zaman denizin kıyısında görürdüm ve o mavi gözlerini
görünce içimi bir kıskançlık kaplar ve sinirlenirdim ama aslında hiç kıskanç
bir insan değilimdir. Ama hala hasta olduğum için denize gidemiyordum onu
pencereden izliyordum. Denizi o kadar çok severdim ki evimi denizin yanına inşa
ettirmiştim.Yaşlı adam her gün ziyarete gelir Hal hatır sorardı. Hastalığım
sebebiyle duyularım keskinleşmiş denizin kokusunu her gün içime çekerdim. Köyümüz
çok güzeldi,insanlar köyden bile daha güzel. Herkes birbirini sever sayar
kimsenin arasında kalp kırıklığı oluşmazdı.Benim bir de oğlum var. Benim
hastalığımı öğrenince genç yaşından beri doktor olmak istiyor, oldu da ! Ama
doktor olunca benim hastalığımı iyileştiremeyeceğini anlayınca çok üzüldü,aylar
boyu ağladı da ağladı.Beni sık sık ziyaret eder hastalığımın ne durumda
olduğunu kontrol ederdi. Evet kanserdim! Hem de karaciğer kanseriydim. Diyabet hastalığım
nedeniyle bu kanser bende ortaya çıkmıştı. Ne yaparsak yapalım kanseri
atlatamıyordum.Yaklaşık 18 yaşında evlenmiştim.Gençken bir sevda kalbimi
çalıvermişti. Ama sonra bir gün denizde yüzerken dalgalar bir anda yükseldi.
Ben büyük bir taşa tutunmuştum ama o maalesef benim kadar şanslı değildi. Hemen
polisi aradık ama o gün deniz o kadar dalgalıydı ki eşimi uzaklara götürmüştü 3
gün sonra acı haberi almıştık.Hem ben hem de küçük oğlumuz ağlaya ağlaya çökmüştük.
Denizi o yaşlarda çok seviyordum ama eşim vefat edince bir daha sevmez oldum. O
yaşlı adam bu yüzden her ziyaretime geldiğinde o mavi gözlerini görüyor ve
ağlıyordum.Altınlarında gözüm yok dediğim konuyu da şöyle açıklayayım, Benim
hastalığımı küçük bir umutta olsa yenmem için çok fazla para lazımdı,Ama eşimin
hasreti beni o kadar çok üzüyordu ki yaşlı adam her defasında altınlarımı vereyim
dediğinde istemiyordum ve bu hasretin bitmesini istiyordum…
"Köyümüz çok güzeldi,insanlar köyden bile daha güzel." Ne güzel bir ifade!
YanıtlaSil