Ana içeriğe atla

GAMMAZ YÜREK/BEDİA ÖZKURT


  Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla- nasıl sakince size hikayemi anlatıyorum, görün. 

  Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren... Sanırım gözleriydi. 

Gözlerinin içine bakınca sanki bir şeyler anlatmaya çalışır gibi. Bunları düşünürken gözlerinde kaybolursun. Acısını,korkusunu hissettirir.Bu beni kötü hissettirir.Bu yüzden gözlerinden hep kaçarım .
    Konağa her geldiğimde ,o koca kütüphanesinin önündeki sallanan sandalyesine  oturmuş pencereden dışarı sokağı gözlerdi ,sonra başlardı yazmaya.Ne yazdığını merak ederdim.Ama of neden bunu düşüneyim ki! En fazla ne yazıyor olabilir 70 yaşındaki adam.
       Konaktaki tahta merdivenlerden çıkıyordum ve her bastığımda gıcırdıyor bu ses beni deli ediyor. Neyse ki yaşlı adam pek duymuyor.Merdivenleri bir hışımla çıkıyorum.Tam 2 ay 3 saat 53 saniyedir bu konakta kalıyorum.Bu bunamış adamın evinde.Annem öldü ,babam beni zaten sevmez.Çünkü beni deli olarak görür.Aslında ,hayır deli değilim.Sadece... Sadece...Evet şimdi deliriyorum.Onlar yüzünden.
        Merdivenleri çıktıktan sonra büyük bir salon geliyor karşıma. Salon boyunca aile fotoğrafları,bazı çizimler sıralanıyor. Bu çizimler bizim gibilere saçma gelecek türden .Hani sadece ressamların anlayabileceği çizimler.  Bu salondan yürürken hep hayallerim gelir aklıma.  Bir gün büyük bir yazar olmak istiyorum.  Ama yazdıklarımdan herkes korkar . Nedenini anlayamam ama öyledir.Yaşlı adam sürekli yazıyor. Acaba yazdıklarını biri okuyor mudur?  Hmm...Sanmam .Ama nasıl oluyorsa bu bunak haliyle sabah akşam yazabiliyor.Ne elde ediyor ki eline ne geçecek ? Aslında onunla hiç konuşmadım ve istemiyorum da onun gözlerine bakınca yanlışlıkla onu öldürecekmişim gibi hissediyorum. Bunu nasıl düşünürüm! Olamaz.Ben bu olamam .Koşarak odama gittim .Sanki biri beni kovalıyordu. Kalbimin ne kadar hızlı ve sesli attığını duyabiliyordum. Biliyorum belki de beni anlamakta zorluk çekiyorsun,ama şunu bil ki ben bile hala kendimi anlayamadım. "Kimim ben ?" diye kendime sorunca cevabını bilemiyorum.
     Odaya geldim .Şimdi ne yapacağım.  Bir daha yazmayı denesem... Boynumdaki uğurlu kolyemi tuttum,sıkıştırdım.Evet,yapabilirim.Bu sefer güzel şeyler yazacaktım. Ama güzel şey nedir ki? Çiçek mi? Kelebek mi? Ya da sevgi mi? İnsanlar nelerden hoşlanır? Ne yazmalıyım?..
        Bi' anda karşıda duran ,tozdan kırmızı rengi görünmez olmuş. Sanki "Gel  beni al" der gibi dolabın kenarında duruyor.Artık dayanamıyorum. Sanki kitap beni izliyor.Gittim ve kitabı aldım.   Kitabın üstünde "who I am?"yazıyordu.   Üzerinde de garip bir sembol.Hemen içini açtım. Kâğıt yaprakları kalın ve eski görünüyordu. Birkaç  sayfasında "who ı am?" yazıyordu. 2-3 sayfa ilerledikten sonra sayfaların boş olduğunu fark ettim.  Bir an hayal kırıklığına uğradım.   Olduğum yerde yere çöktüm.Kitabın arkasını çevirdim .Arkasında yaşlı adamın ismi ve imzası vardı. Kitabı incelerken merdiverden  gelen gıcırtıları duydum ve hemen kitabı yerine koyup sandalyeye oturdum.Acaba bu kitapla o adamın ne ilgisi vardı? Neden devamını getirmemiş onunsa.Acaba...hayır hayır ,olamaz.Acaba bu adamda kendini mi arıyor? Duygularım çok yoğun .Yazmak istiyorum.Yeniden kitabı yerinden aldım. Gıcırtılarda gitmişti zaten. Hiç bir fikrim yok Belki de yanlış bir şey yapacağım ama kitabı alıp boş olan yapraklarına yazmaya başladım.Ama yazdığım hikaye ya da şiir miydi? Bilmiyorum. İçimden geleni yazıyorum.     Yazarken uyuya kalmışım. Artık o kitaba yazmaya başladım.Günden güne doluyordu.   Önceden yazdıklarıma bakmıyordum .Her gün başka sayfadan başlıyorum yazmaya .Bir gün daha böyleydi .Odama giderken içerden sesler geliyordu.Yaşlı adam odamdaydı ve kitabı eline almıştı.Ve onu okuyordu.Kitapta tam olarak ne yadığını bilmediğim için içimde bir korku vardı.Sonra yaşlı adam beni fark etti.İçeri gelmem için eliyle işaret etti . İçeri girdim ve sandalyeye oturdum. Önüme yazdığım kitabı koydu ve eline bir pilot kalem alıp bana uzattı. Kitabı imzalamamı söyledi.Şaşkındım.Onun sesini ilk kere duymuştum .Gözlerine hala bakmaya korkuyordum.Hadi yap diye işaret etti ben de onun imza attığı yerin yanına kendi imzamı ve ismimi yazdım.Kitabın sonlarına baktığımda benim yazım olmayan bir yazı gördüm .Gördüğümü fark edince adam bana " Yazılarını okudum ve bitiremeyecektin.Ben de anlatmak istediklerini yazdım .Seni anlattım yani."Bu son sözü beni derinden etkiledi ,bir an göz göze geldik .Artık ona bakınca sinirlenmiyordum. Sanki artık sorunları çözülmüş ,amacına ulaşmış gibiydi.Birbirimize bakarken bir anda yaşlı adam yere yığıldı.Panik oldum.Dışarıdaki hizmetliye bağırdım.Evet belki ben de müdehale edebilirdim ama insanlara dokunamıyorum hele de panik halinde iken.Ben kulaklarımı kapamış öylece duruyordum.Hizmetli gelene kadar ,yaşlı adam... O da ne? O öldü.Üzüldüm.Neredeyse ağlayacaktım.Belki de beni tek anlayan kişi bu dünyadan gitmişti. Hizmetli öylece bana bakmaya başladı, sanki suçlu ben  mişim gibi.
          
            Şimdi bu yazdıklarımı ,biraz garip gelecek ama deli hastanesinde yazıyorum . Beni soruşturdular yaşlı adam konusunda ve kendimi burda buldum.Ben deli miyim? Belki de daha akıllıyım.Aklımda bütün bu sorular ,kalemim ve kitabım dostum olmuş.Yazıyorum.

Yorumlar

Yorum Gönder