GAMMAZ YÜREK - Kardelen Yanık

 Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün.

Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım,gözleriydi.  

Ben kendimi diğer çocuklara benzetmiyorum  çünkü  kendimi  olgun görüyorum. Bir dedem var. Ben  ona yaşlı adam derim çünkü bunu o istedi. Aramız çok iyi. Sürekli oyun oynarız. Çok iyi kalpli bir yaşlı adam. Ama bir gün ilerde kullanmak için sakladığı altınlar kayboldu. Bir çocuk olarak benim çaldığımı düşünmüş. Aslında benim yapmayacağını bilir. Nasıl olmuşsa işte bana karşı tavırları değişti. Artık bana gülmüyordu, birlikte oyun oynamıyorduk. Kalbim çok ama çok kırıktı. Bana bakışları bile değişmişti. Gözleri beni sinirlendiriyordu çünkü eski dedemin değil gibilerdi. Birde bu durum devam ederken annem vefat etti. Ben hem dedeme hem de anneme çok üzülüyordum. Ve bir gün alevler içinde yatağa düştüm. Sanırım yüksek ateşten kaynaklı bir hastalığım ortaya çıktı. Ben adını bilmiyordum çünkü bana daha küçüğüm anlamam  diye demiyorlardı. Dedem beni bu halde gördüğüne üzülmüş gibiydi. Ama hala daha aramızda buzlu dağlar vardı.

Aklıma bir fikir gelmişti. Dedemle konuşacaktım. Neden benden soğuduğunu, neden benden uzaklaştığını soracaktım ona. Bu fikri hayata geçirmek biraz zordu çünkü odada hiç yalnız kalamıyoruk.Sabah akşam düşündüm gözüme uyku girmiyordu. Sonra bir  fırsatını buldum ve dedemle odada yalnız kaldık. Pat diye sordum. Dedemim gözleri yaşardı. Ben neler oluduğunu anlamadım. Dedem bana her şeyi anlattı. Hasta olduğunu, çok az zamanı kaldığını, beni üzmemek için uzaklaşmaya çalıştığını ama benim onu hiçbir zaman bırakmadığımı ... Canım  dedem sen çok  iyi kalplisin. Duygularım deşiştikçe sana karşı daha değişik olumlu duygular besliyorum. Kendimde yeni duygular  keşfediyorum. 

Dedem vefat etti. Bu olayı üstümden atamadan babamda trafik kazasında öldü. Artık yanlız kalmıştım. Hastane odasında çığlıklar atıyordum. Bu kadar üzüntüyü kaldıramadım ve akıl sağlığım bozuldu veya bozulmuş. Ben hala kendimi normal olarak görüyorum sadece 3 yakınıda ölmüş yanlız bir insanım. Ne yapacaktım sonraki hayatımda. Kiminle konuşacaktım. Kiminle oynayacaktım. Beni sinirlendiren şey yaşlı adamın bitmeyen enerjisi ve gözlerindeki o yaşama sevinci. Başından o kadar olay geçmiş bir insan  nasıl her gün her yerde gülmeyi başarabiliyordu. İşi çok zor olmalı.  

Artık bu sıkıcı yaşamdan bıkmıştım. Sonra yaşlı adam gibi olmaya karar verdim. Her şeye rağmen gülecektim. Mutlu olacaktım. Gözlerimde yaşama sevinci olacaktı. Hayat her ne kadar beni 3 kere sırtımdan bışaklasada, her ne kadar nefes aldığımda cennette olan ailemin  kokusu burnuma geldiğinde ağlasamda her zaman  gülecektim. İşte en sinir bozucuda bu. Ama ailem için,sağlığım için ve geleceğim için bunu yapacaktım.

Beni gören doktorlar iyileştiğini ve artık deli hastanesinden çıkabileceğimi söylediler. Bende oradan çıktığım gibi herkese güler yüzümle selam verdim. Hayatım daha yeni başlıyordu. Yaşlı adam gözlerin bana emanet... 





Yorumlar

Yorum Gönder