Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün. 

Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım, gözleriydi! 

    Artık yataktan kalkamaz hale gelmiştim. Her geçen gün daha da kötü oluyordum. Yaşlı adam yani büyük babam belli etmemeye çalışsa da ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyordum. Beni sevdiğini söylemese de her zaman bu konu hakkında bir umudum vardı.  Ama daha sonra gözlerinin içine bakınca onun hakkında düşündüğüm tüm iyi fikirler haksız çıkıyordu. Çünkü gözleri bana nefretle bakıyordu. Bu yüzden büyük babamın gözlerini hiç sevmezdim. Annemi ve babamı 2-3 yıl önce trafik kazasında kaybettik. Büyük annemde annemin ve babamın ölümünün ardından çok fazla yaşamadı.

    Yine her zaman ki gibi kahvaltımızı yapmıştık. Büyük babam da sigara paketini alıp dışarıya çıkmıştı. Ben ise her zaman olduğu gibi tüm günümü yatakta kitap okuyarak geçirecektim.Çünkü yataktan kalkamıyordum. Gün geçtikçe daha kötüye gidiyordum. Artık büyük babamda çok yorulmuştu ve beni sevmediğini düşündüğüm için ona daha fazla yük olmak istemiyordum. Ama ondan başkada kimsem yoktu. Ama evden kaçma düşüncesi aklımdan çıkmıyordu. Akşam olmuştu büyük babam eve gelmişti. beni yemek için aşağıya indirdi. yemekte konuyu açmaya çalıştım ama korkumdan yapamadım. akşam olmuştu artık kararlıydım  evden gidecektim. Gidersem ne yapacağımı da bilmiyordum zaten ayağa da kalkamıyordum. Hastalığın verdiği duygudan dolayımı bilmiyorum ama garip garip sesler duymaya başladım. Artık duygularım körelmişti. Hiçbir şey hissetmiyordum. Sadece hissettiğim şey acıdı. Annemin ve babamın ölümünden başka hiçbir şey düşünmüyordum. Sabah yine kahvaltı yapıyorduk. Ama benim aklım dün ki rüya da kalmıştı. Sanki annemle babam bir yerde onları kurtarmamı bekliyordu. Bu fikir her ne kadar saçma olsa da aklıma yatmıştı. Akşam yola çıkmayı düşünüyordum. Ama bunu nasıl yapacağımı bende bilmiyordum. Sanki aklımı kaçırmıştım. Kulağımda sürekli annemin ve babamın sesi vardı. Akşam olmuştu ama başım çatlıyordu. Hiç iyi değildim büyük babama da söylemek istemiyordum. Çünkü gözlerinden korkuyordum. Büyük babam odama geldi sanki düşmanıymışım gibi bakıyordu. Ben daha da kötü oluyordum. Sanki anneme ve babama kavuşacaktım. İçimde öyle bir his vardı. Aşağıdan büyük babamın sesleri geliyordu sanki ağlıyordu aşağıya yanına indim gerçekten de ağlıyordu. Ben de ağlamaya başladım. Beni görünce yanıma doğru gelip sarıldı. ah be büyük baba niye daha önceden göstermedin ki bana bu sevgiyi. Ama her şey için çok geçti sanki. 

    Sabah olmuştur köylüler büyük babanın çığlıklarıyla eve doğru koşar...

    Yani demem o ki sevdiklerinizin kıymetini bilin...

Yorumlar

Yorum Gönder