Gammaz Yürek - Gökhan Kölemen

 Doğru! Sinirliydim fena halde sinirliydim hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün. Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren... Sanırım, gözleriydi! Evet evet gözleriydi. Ne zaman gözlerine baksam sinirleniyordum ve de bir yandan korkuyordum. Gözlerinden böyleceseni etkilenen tek kişi ben değildim herkes etkileniyordu gözlerinden. Gözleri o kadar büyülüydü ki. Kim ne zaman gözlerine baksa ondan korkar ve söyleyeceğini unuturdu. Bu yüzden kimse onunla konuşmak istemez ve buna cesaret edemezdi. Yaşlı adamda bu durumdan pek memnun değildi açıkçası. Yalnızlık bu sonuçta, Allah'a mahsusdur. Fakat yaşlı adam bu duruma alışmıştı artık terzi dükkanında kendince bir şeyler yapıyordu. Yaşlı adamın aslında tek bir hayali vardı bir gün kendisinin yerine geçeçek güzel bir çırak eğitmek istiyordu ama hiçbir aile oğlunu onun yanına çırak olarak göndermiyordu. Bir gün cesaretimi toplayıp yaşlı adama çırak olmaya karar verdim. Tabi bunu ona söylerken gözlerine bakamadım çünkü baksaydım kararımdan vazgeçeceğimi biliyordum. Yaşlı adam beni sevinçle kabul etti. Beni yanına çırak olarak aldı. Hiç ağır iş yaptırmazdı bana terziliğin inceliklerini öğretirdi dükkanı süpürtürdü vesaire. Yaşlı adama alışmıştım artık oda bana alışmıştı bana üç beş lira bir şeyler vermeyede başlamadı fakat ben hâlâ onun gözlerine bakacak cesareti kendimde bulamıyordum. Aradan pek çok zaman geçti, neredeyse terzilik hakkında her ince ayrıntıyı öğrenmiştim ama hâlâ yaşlı adam kadar iyi bir terzi değildim. Bir gün yaşlı adam artık terzilik hakkında her şeyi öğrendiğimi ve onun yerine geçmeye hazır olduğumu söyledi ve yarın dükkanı bana bırakacağını söyledi Ben oracıkta dona kalmıştım kendime gelene kadar yaşlı adam gitmişti bile. Akşam olup dükkanı kapattığımda eve gittim yatağıma uzandım ve düşünmeye başladım. Evet cesaretimi toplayıp yarın yaşlı adamın gözlerinin içine bakarak tüm sesleri duyabildiğimi ona anlatacaktım. Sabah oldu dükkanı büyük bir heyecanla açtım yaşlı adamın gelmesini bekledim. Neredeyse akşam olacaktı fakat yaşlı adam hâlâ gelmemişti. Sonra gelen bir müşteriden yaşlı adamın evinde öldüğünü duydum. Çok pişmandım bir kerecik bile gözlerinin içine bakamadan onu kaybetmiştim. Fakat artık kararımı vermiştim bundan sonra hiçbir şeyden korkmayacaktım ve onları kaybetmeden önce cesaret edip anlatamadığım şeyleri anlatacaktım..

Yorumlar