Harname - Asude Güven

 Bir varmış bir yokmuş, develer tellak iken pireler berber iken, köyün birinde bir garip eşek varmış.

Bazen su, bazen odun taşırmış. Alemin yükünü taşımaktan bitkin düşmüş, çenesi sarkmış garibin. Kurtulmanın derdine düşmüştü bu durumdan. Sahibi bir gün insafa gelmiş salmış eşeği dağlara, kocaman bayırlara. Eşek bir süreliğine kurtulmuş olmanın sevinci ile başlamış yürümeye. Ancak kısa sürmüş sevinci. Bir de ne görse beğenirsiniz? Öküz doluymuş ortalık. Üstelik göğüslerini gere gere dolanıyorlarmış. Eşek takılmış kalmış bir süre. Bakmış onlara mel mel. "Bende de aynı bacak aynı koldan var,ne farkımız var sanki" diye sitem etmiş kendi kendine. Yük taşımaz, yulara bağlanmazlar, ne dertleri ne tasaları var diye düşünmüş, içerlemiş tekrardan gariban eşek. İçinden yakınmaya devam ederken yanına yanaşan eşeği fark edememiş. Diğer eşek sormuş "Derdin nedir yiğenim? Sıkıntın mı var dalıp gitmişsin." Gariban eşek diğerini fark eder etmez diklenmiş. Hemencecik tanımış bilge eşeği. O görmüş geçirmiş bir eşek, derdime bulursa bi tek o çare bulur diye düşünmüş, başlamış yakınmaya gariban eşek "Şu öküzlere bak eşekzadem ne yük taşırlar, ne yulara bağlanırlar. Sabah akşam otlarlar. Bizim bunlardan ne farkımız var? Aynı bacağa aynı kola sahibiz. Onların bu üstünlüğünün sebebi nedir?" Bilge eşek şöyle bir gerinmiş ve demiş ki "Ey belasını bulmuş eşek. O dandik öküzler her gün arpayla, buğdayla oynaşıyorlar, bön bön trenin icat edilmesini bekliyorlar; başka bir olayları yok manyadın mı sen yiğenim? Hem bak görürsün bizim odun piyasası da iki, üç yıla değerlenecek. Hadi git şimdi bozma kafamı" diye bitirmiş konuşmayı bilge eşek. Ancak gariban eşek ikna olmamış. Aklı hala buğdayda, arpadaymış. Kendi kendine söylenip gezinirken, serpilmiş  ekinleri görmüş, hırsınadan deliye dönmüş eşek. Hiç düşünmeden ekinlere dalmış kısa sürede talan etmiş tarlayı. Geçmişinde taşıdığı yükleri hatırlayınca bas bas bağırmaya başlamış. Tarla sahibi duyduğu ses ile elinde sopayla bir hışım dışarı çıkmış. Talan olmuş tarlasını görünce sinirden deliye dönmüş. Önce eşeğe bir güzel kızmış ancak siniri geçmeyince elindeki sopayla bir güzel benzetmiş yaramaz eşeği. Ancak gel gör ki tarla sahibi bir türlü hıncını alamamış cebinden çıkardığı bıçağı ile eşeğin önce kulağını sonra da kuyruğunu kesmiş. O sırada bilge eşek damlamış tarlaya "ne oldu sana yiğenim?" diye sormuş. Yanıtlamış yaramaz eşek "istedim hakkım olmayan bir muz, kulaktan oldum takacakken bir çift boynuz" diyerek anırdı uzun uzun...

Yorumlar