Bir Küçük Kızın Hayali - Elif Üçüncü

       Sıradan bir okul günüydü ama o gün içinde belli belirsiz bir heyecan vardı. Bir türlü anlayamamıştı nedenini. Pek de umursamadı aslında.Öyle hiçbir özelliği olmayan sıradan bir öğrenciydi işte. Her sabah o sıcacık yatağından kalkıp, okula gitmek zorunda olan bir öğrenci.

       Hazırlıklarını yaptı.Son olarak dişlerini de fırçaladıktan sonra evinden çıktı. Servisi gelmek üzereydi. Kulaklığını kulağına taktı ve en sevdiği şarkılardan birini açıp dinlemeye başladı. Gelen servise bindikten sonra başını servisin camına yasladı ve yolun bitmesini bekledi. Okula gelince yavaşça sınıfına gitti ve arkadaşlarına "günaydın" diyerek yerine oturdu. Dersin başlamasına daha vardı,erken gelmişti yine. Başını sıraya yasladı.Farkında olmadan yine düşüncelere dalmıştı. İçinde büyüttüğü ufak bir hayali vardı hep. O içinde kalan küçük kız çocuğunun hayalleri... Bir öğretmen olmak istiyordu.Çoğuna göre saçma gelebilirdi ama o sadece bir öğretmen olmak istiyordu.Öğrencilerinin kalbini fethetmek isteyen, o okulda sevmediğimiz öğretmen kalıbını sevdirmek isteyen bir öğretmen. Ama olmamıştı, olamamıştı. Ailesi yüzünden bu isteğini yerine getirmemişti. Ailesi ya ailesi. Nedendi bu baskıları? Neden di bu koydukları gereksiz kurallar? İstediğimiz mesleği olamayacak mıydık? İstediğimiz şeyleri yapamayacak mıydık? Kendi kafalarında kurdukları 1-2 iyi meslek kalıbının dışına çıkamıyorlardı. Doktorluk... Babası da zaten doktordu. Babası doktorsa kızı da doktor olmalıydı. Babası doktor kızı da doktor oldu,demeliydi insanlar... Neden? Çünkü insanlar en iyisi, en iyisini onlar biliyor. Ama o doktor olmak istemiyordu. En başta sevmiyordu ki. Hep korkardı doktorlardan, hastanelerden... Nasıl olacaktı? Olamazdı.. Ama olacaktı,olmalıydı ailesine göre. Şu an da oturduğu sıra da bir tıp üniversitesi sırası değil miydi? Kesinlikle istememişti. Tercihlerini bile annesi ile babası yapmıştı, kızlarının haberi olmadan. Engel olamamıştı.  Ama şu yaşadığımız hayatta hangi istediğimiz gerçekleşiyordu ki? Bu da olmamıştı. İçindeki o küçük kız çocuğuna buruk bir tebessüm gönderdikten sonra başını sıradan kaldırdı. Düşüncelerinden bir bir sıyrıldı ve o hiçbir sorun olmadığını gösteren sahte gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Kulaklıklarını da çıkardı. Derse kendini hazırlamalıydı. O sırada yanına oturan arkadaşının sesini duydu. Kısa bir sohbete başladılar. Ardan geçen yaklaşık 10 dakikanın ardından ders öğretmenleri gelmişti. Sınıfa giren öğretmenleri ile yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu.Tolga Öğretmen... Üniversite öğretmeni olmasına rağmen o hayallerindeki öğretmene çok benziyordu öğretmeni.O yüzden seviyordu zaten. O yüzdendi yüzündeki tebessüm ve içindeki hafif heyecanı. Kısa bir selamlaşmanın ardından öğretmeni derse başlamıştı. Sevmiyordu derslerini ama bu ders saatini iple çekiyordu. Öğretmeni ile konuşuyordu. Durumunu az çok biliyordu Tolga Öğretmen. Bu yüzden bir şeyler yapmaya çalışıyordu öğretmeni. Ailesi ile birkaç kez konuşmuştu. O küçük kızın isteğini yerine getirmesine yardımcı olacaktı. Ama ailesi çok inatçı idi. Ne yaptıysa vazgeçirememişti. Yine güzel bir ders işlemişlerdi. Ders bitişi öğretmeni sınıftan çıkmadan önce kendisini çağırmıştı. Öğretmeninin arkasından çıktı o da. Koridorun sonuna geçince öğretmeni konuşmaya başladı. Yine her zamanki gibi önce birkaç sorusunu sordu. Ardından esas konuya geldi. "Ailen ile konuştuğumu biliyorsun. Zaten 3 aydır bunun için uğraşıyoruz. Sonunda bu işi de hallettim." dedi ve güldü. Baştan söylediklerini duysa bile bir tepki veremedi. O kadar imkansız geliyordu ki babasının bu fikirden vazgeçmesi inanamadı. "Gerçekten mi " dedi ve gülmeye başladı. "Gerçekten"diyen öğretmeni ile daha çok gülmeye başladı."ben teşekkür ederim,çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız öğretmenim, çok teşekkür ederim"diyerek ne söylediğini bilmeden konuşmaya başladı. Öğrencisinin bu haline daha çok gülen Tolga Öğretmen onu durdurdu ve "teşekkür etmene gerek yok ben görevimi yaptım" dedi. Kız ne diyeceğini bilemeyerek öğretmenine tekrar teşekkür etti ve izin istedi.  Bu heyecan ve mutlulukla okulda kalamazdı. Aldığı izin ile eşyalarını toplayıp, arkadaşına birkaç bir şey söyleyip direkt okuldan çıktı. Arabasına binip hastaneye sürdü. Babasının odasına girip ona sıkı sıkı sarıldı. "Seni çok seviyorum baba. Çok teşekkür ederim izin verdiğin için, bu karardan vazgeçtiğiniz için çok teşekkür ederim" dedi. Babası da kızına kollarını sardı. Hatasını anlamıştı. Kendi istekleri uğruna resmen kızlarını hiçe saymışlardı. Ama Tolga Öğretmen onlara sonunda gerçekleri göstermişti. "Asıl ben özür dilerim kızım. Fark etmedim,seni düşünemedim. Annen adına da özür dilerim kızım" dedi. Daha sıkı sardı babasına kollarını kız. Küs kalamazdı ki. Her ne olursa olsun çok seviyordu babasını. "Ben unuttum bile merak etme sen baba" dedi ve ayrıldı. "Hadi eve gidelim. Anneme de sarılmak istiyorum" dedi ve hastaneden ayrıldılar. Evine gelen kız hemen annesine de sarıldı. Güzel bir akşam yemeği yedikten sonra odasına çekildi, yatağına uzandı. Kulaklıklarını taktı, şarkısını açtı. Geçirdiğini gününü düşündü. Olacakları, değişecek günlerini ve öğretmenini düşündü. O akşam kendine bir söz verdi. 'Ben o küçük kız çocuğunun hayallerini gerçekleştireceğim. Bunu yapacağım ve öğretmenim gibi olacağım.' Ardından derin bir uykuya daldı. Yarın erkenden kalkıp gerekli yerlere gidip kaydını aldırdı. Bütün işlerini tamamladı. Artık tamamen okulunu bitirip öğretmen olmak kalmıştı. Onu da yapacaktı zaten. Aradan geçen yılların sonunda yaklaşık 5 dakikadır beklediği kapıyı yavaşça araladı ve içeriye girdi. İçeriye kısaca bir göz gezdirdikten sonra masasının başına geçti. Evet öğretmen olmuştu. Mesleğinde ilk günüydü. Çok heyecanlı ve mutluydu. Artık o küçük kız çocuğu hayalini gerçekleştirmişti. Gününü güzel bir şekilde tamamladı. Okuldan çıkıp arabasına bindi. Geldiği evin ziline bastı ve açılmasını bekledi. Kapıyı açan artık emekli olmuş  Tolga Öğretmenine sarıldı ve "başardım" dedi. Bunu zaten bilen öğretmeni kızın sevincine ortak oldu. Birlikte bahçedeki çardaklara geçip oturdular. Uzunca bir süre sohbet ettiler. En son Tolga Öğretmen "görevini en iyi şekilde yap kızım. Sana güveniyorum bunu sakın unutma olur mu? Sen bunu nasıl başardıysan diğer şeyleri de yaparsın, başarırsın. Öğrencilerini de kazanacaksın sadece sabret ve bekle." dedi. Kız öğretmeni ile vedalaşarak öğretmeninin yanından ayrıldı. 

        Geldiği deniz kenarında kendi kendine sevinmeye başladı."Başardım. Yaptım. Ben öğretmen oldum. Hayallerini gerçekleştirdim küçük kız artık mutlu olma vakti üzülme. Artık hep güleceğiz. Bunu da başaracağız" Farkında olmadan gözlerinden akan yaşları sildi. Sadece inandı ve hiçbir zaman vazgeçmedi bu isteğinden ve başardı. İnanın ve vazgeçmeyin.

Yorumlar