Kemal ve Öğretmenleri-Orkan Can

 

                       Günlerden Pazartesi, hava güneşli sıcaktı. Yıllardan 2005.Okulun ilk günü ve öğrenciler çok heyecanlıydı tam o anda kapı açıldı ve sınıf öğretmeni içeri girdi. Öğretmen, otuzlu yaşlarına yeni gelmiş hafif kumral, düz saçlı ve enerjikti. Öğrencilere ‘’Günaydın’’ diyerek sandalyesine oturdu. O anda liseye yeni başlayacak öğrenciler, öğretmeni hafiften süzüyor ve gülümsemeye devam ediyordu. Biraz sonra öğretmen ayağa kalktı ve ‘’Merhaba, Ben bu yıl sizin Edebiyat dersi öğretmeniniz olacağım. Adım Ferhat. Bu yıl sizinle çeşitli aktiviteler yapacağız, güleceğiz, eğleneceğiz, öğreneceğiz ve en önemlisi kendinizi geliştirmeniz için size yardım edeceğiz’’ dedikten sonra öğrenciler sırayla ayağa kalkıp kendilerini tanıttılar: Eren, Mustafa, Sıla, Merve…

Tanışma faslı tam bitecekken arka sıralarda kimseyle konuşmayan, içine kapanık gibi görünen, kısa saçlı ve ela gözlü oğlan sanki hiç orada bulunmuyormuş gibi sıranın geçmesini bekledi. Öğrencinin üzgün olduğunu anlayan öğretmeni Ferhat Bey, hiç sesini çıkarmadan sıradan devam ederek tanışma faslı bitirildi ve teneffüs zili çaldı. Ferhat Bey, içine kapanık gibi görünen öğrencinin arkasından ona belli etmeyerek okul bahçesine çıktılar. Oğlan bir banka oturdu. Aslında her ne kadar okulun ilk günü olsa da öğrenciler birbirleriyle çok geçmeden kaynaşmaya başladılar ve dışarıda topla oyunlar oynanmaya başlamıştı bile. Ferhat Bey, oğlanın yanındaki banka oturdu. Biraz bekledi ama oğlan konuşmayınca selam verdi ve ‘’ Merhaba delikanlı, hayırdır neden bu güneşli günde karamsar görünüyorsun’’ dedi. Oğlan, ‘’ Aslında değilim ama ortaokulda çok sevdiğim bir öğretmenim vardı, o da beni çok severdi, birlikte çok güzel dersler yapardık ve onu özlüyorum’’ dedi. Öğretmeni ‘’ Adın ne bakalım senin, nerelisin?’’ bu sorunun üzerine Oğlan ‘’ Adım Kemal, Ankaralıyım’’ dedi ve Kemal’in gönlünü kazanan Ferhat Bey onu yanına alarak sınıfa çıktı ve dersler işlenmeye başladı. Kemal arkadaşlarına ayak uydurmaya ve iyi geçinmeye başladı. Gel zaman git zaman, birkaç hafta sonra okul idaresi liseye yeni başlayanlar için kişisel gelişim açısından öğrencileri alıp, üniversitelilerin düzenliği bir bilim fuarına götürme kararı aldı. Öğrencilerin velilerinden izin alan okul idaresi, öğrencileri fuara götürmek için hazırlıkları yaptılar ve yola koyuldular. Üniversiteye vardıkları zaman sırayla içeri girerek teker teker masaları dolaşarak hem soru soruyorlar hem de eğleniyorlardı. Aradan bir saat geçtikten sonra yola koyulmaya karar verdiler. Tam yola çıkacakken Kemal fuarın karşısındaki bir marketten çıkan öğretmenini gördü. Sınıf öğretmeni Ferhat Bey’e haber verip yanına gitmek için izin aldı. Ferhat Bey izin verince dikkatlice yolun karşısına geçen Kemal, öğretmenine sıkıca sarıldı. Öğretmeni Kemal’i fark etmiş o da Kemal’e sarılmıştı. Sarılma bittikten sonra ikisinin de yüzü gülüyorlardı öğretmeni Kemal’e ‘’ Birkaç ayda ne kadar da büyümüşsün, okulun nasıl geçiyor; seni özledim’’ dedi ve Kemal daha çok mutlu oldu ve konuşmaya devam ederek birbirlerine hal-hatır sordular. En sonunda artık okula geri dönmesi gerektiğini anlayan Kemal öğretmenine son bir kez sarılarak yola çıktı. O sırada öğretmeni o yıllara göre güzel olan arabasına binerek yola çıkmaya hazırlandı. Yola tam çıkacakken o anda aynı yöne çok hızlı şekilde gelen arabayı fark etmeyerek yola atıldı ve araba fren yapmasına rağmen sert bir kaza yaptı. Kemal öğretmeninin arabasının parçalandığını görünce ağlayarak ona doğru koştu ve yardım istedi. Öğrenciler bu görüntüye canlı şahit olmuşlardı ama öğretmenler, öğrencileri bölgeden uzaklaştırmaya çalıştılar. Ferhat Bey, Kemal’in yanına koştu ve ambulans çağırdı. Her ne kadar kapıları açamasa da ağlamaya ve ‘’Öğretmenim!’’ diye bağırmaya devam ediyordu. Ferhat Bey, zor da olsa Kemal’i sıkışmış kapının biraz sağına iterek eliyle kapıyı tuttu. Ayağını kapıya destek noktası olması için koyarak baskı uyguladı ve terler içinde kapıyı açtı. Kemal’in eski öğretmeni Yonca Hanım’ın vücudunun birçok yerinden kan aktığını gören Ferhat Bey, Yonca Hanım’ın kollarından tutarak onu dışarı çıkardı. Ambulans nihayet kazanın olduğu yere geldi ve Yonca Hanım’ı ambulansa yatırıp hastaneye doğru yola çıktı. Okula geri dönen öğrenciler psikolojik olarak biraz sarsılsa da Kemal bu durumu düşünmeden edemiyordu ve bu nedenle okula devam edemedi. İzin kağıdı alıp evine gitti ama evde de rahata ermedi çünkü öğretmenin çok dikkatli biri olduğunu biliyordu; Böyle bir hatayı normal şartlar altında olmayacağını mutlaka öğretmeninin bir problemi olduğunu düşünüyordu. Yarın oldu ve hiç istemese de okula gitti.

Sessiz bir şekilde yerine oturdu ve ağzını bıçak açmadan bütün dersleri bitirdi. Son dersi Edebiyat dersiydi ve Ferhat Bey, sınıfta gerekli konuları anlatıp çok uzun süre geçmeden dersi bitirdi. Kemal tam sınıftan çıkarken omzuna eline koyan Ferhat Bey onu alarak eğer isterse hastaneye gidebileceklerinden bahsetti. Kemal zaten öğretmeninin durumunu bilmek istediği için kabul etti ve hastaneye doğru yola koyuldular. Hastaneye vardıklarında danışmadan oda numarasını alıp Yonca Hanım’ın kaldığı odaya çıktılar. Odaya girmek için kapıyı tıklattılar ve içeri girdiler. Yonca Hanım, Kemal’i gördüğü için son derece mutluydu adeta ikisi de birbirlerine gülümsüyordu. Kemal biraz bakıştıktan sonra bu hatanın nasıl olduğunu öğretmenine sordu ve Yonca Hanım ona ‘’ Eşimle bir kavga ettik ve çok üzülmüştüm bu yüzden biraz alkol aldım keşke almasaydım ama şu an eşimle barıştık ve yarın yanıma gelip barışacağımızı söyledi. Geldiğiniz için teşekkürler beni çok mutlu ettiniz’’ dedi. Kemal öğretmeni böyle bir şey yaptığı için kızgındı ama onu üzmek istemediğinden lafa karışmadı. Sonrasında biraz daha konuşmanın ardından hemşire gelip hastanın fazla yorulmaması gerektiğini söylediği için Ferhat Bey ve Kemal iyi şifalar dileyip hastaneden ayrıldılar. Ferhat Bey, Kemal’i evinin önüne bırakıp uğurlarken Kemal, öğretmenine sarılarak her şey için teşekkür etti. Zaman geçtikçe Ferhat Bey ve Kemal çok iyi anlaşmaya başladılar. Aylar sonra terapinin ardından tayinini Kemal’in okuduğu liseye isteyen Yonca Hanım’ın isteği onaylandı ve Yonca Hanım Kemal’in okuduğu liseye matematik öğretmeni olarak atandı. Artık Kemal, iki sevdiği öğretmenini her gün görüyor ve okulda kendini daha rahat hissediyordu.

Yorumlar